Türkiye’de Radyo Tarihi
Cumhuriyet’in kuruluşunun henüz başlarındayken o dönemler daha yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nde radyo yayınları yapılmaya başlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından yaklaşık 4 yıl sonra modern çağın önünde bir gelişme gösterilmiş ve tarihler 1927 yılındayken ilk radyo yayını yapılmıştır. Aynı bu dönemlerde henüz Avrupa’da radyo yayınları yeni yeni yaygınlaşmaya başlamıştı. Bu bağlamda değerlendirildiği zaman yeni kurulan bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyet’i çağın gerisinde kalmamış, çağı yakalamıştı. Tabii bu gelişmeyi Cumhuriyetin ilan edilmesinden bağımsız değerlendirmemek gerekiyor. Yeni kurulan bir ülkenin yönetim şeklinin, yeni yönetimin düşünceleri ve devleti halka tanıtmak adına bu tarz radyo yayınlarının ilandan kısa süre sonra başlaması kaçınılmaz bir durumdu. Tıpkı o dönemler Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan Rusya’da radyonun bir propaganda aracı olarak kullanılması gibi.
Ülkemizde kayıtlara geçen ilk radyo yayını 1927 yılının Mart ayında İstanbul’da İstanbul Radyosu’nda gerçekleşiyor. Bu tarihlenen yayın bir deneme yayını olarak değerlendirilebilir. Düzenli bir radyo yayını ise yine aynı yılın Kasım ayında Ankara’da başlıyor. 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla devlet içerisindeki politikalar da daha devletçi bir gelenek olarak devam etmiş ve bu süreçte de radyo hizmeti devlete aktarılmış Ankara Radyosu ve İstanbul Radyosu PTT’ye devredilmiştir. Amaç 2. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri neticesinde o dönemki hükümetin izlediği devletçi politikalardır.
Çok partili döneme geçildiği dönemde 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye’nin politikasında birtakım değişiklikler meydana geliyor. On yıl kadar iktidarda kalan Demokrat Parti, 1950’li yıllarda radyo yayınlarında çeşitleri arttırıyor. Radyolar daha önceki dönemde reklam almazlarken yine bu dönemde ilk defa radyolardan reklam verilmeye başlanıyor. Radyonun ülkemizdeki önemi gittikçe arttıkça hükümetin bu gücü kullanma şekli de değişiyor. Türkiye, 1940’lı yıllardan sonra Türkiye’nin olası bir Sovyet işgali korkusuyla Batı’ya yaklaşma politikaları neticesinde özellikle dönemin bir diğer süper gücü Amerika’ya yaklaşıyor. Bu da aslında ülkemizdeki radyo tarihi açısından önemli gelişmelere sebebiyet veriyor. Türkiye önce 1948 yılında Marshall Planı’na katılıyor daha sonra 1950 yılında ise NATO üyesi oluyor. Bu dönemlerde yapılan yayınlarda Amerikalılar radyoculuğa çok önem verdikleri için radyolarda kimi zaman Marshall yardımları, Amerika ya da UNESCO hakkında bilgilendirici yayınlar yapılıyor. Kimi eleştirmenler Demokrat Parti döneminde Türkiye’deki radyo yayıncılığının sıklıkla propaganda aracı olarak kullandığını öne sürmekteler. Bu propaganda süreci ise 1960 yılında gerçekleşen 27 Mayıs Darbesi ile son buluyor. Darbe döneminden sonra oluşturulan 1961 Anayasası radyoculuk hakkında birtakım düzenlemeler içeriyor. Bu dönemlerde ülkemizde yavaş yavaş popüler olan bir diğer araç ise televizyonlar oluyor.
Türkiye’de Televizyon Tarihi
TRT’nin resmi sitesinde her ne kadar ilk yayın 1968 yılında Ankara’da yapıldı diye belirtilse de Türkiye’de ilk televizyon yayını 1952 yılında İTÜ TV tarafından başlatılıyor. 31 Ocak 1968 yılında TRT’nin ilk yayını yapıldıktan sonra belirli bir düzene oturan yayınlar ilk olarak haftada 3 kez daha sonraları hafta beş kez olacak şekilde düzenlendi. Bu dönemde televizyonlarda yalnızca TRT çekmekteydi. 70’li yıllara gelindiği zaman önce İzmir yayınları daha sonra ise İstanbul yayınları faaliyet göstermeye başladı.
TRT 1972 yılında yayınlarına düzenli bir şekilde başladığı zaman ardılı olan İTÜ TV’nin Maçka’da bulunan yerleşkesindeki vericileri kullanmaya başlıyor.
O dönemlerde yayınlanan önemli görüntüler şöyle sıralanabilir:
Apollo 11’in Ay’a İnişi
1969 yılında Apollo 11 mürettebatı, Ay’a iniş için hazırlıklarını sürdürmekteydi. Bu süreç tüm dünyada naklen yayınlanıyordu. Ay yüzeyine insanlı olarak ilk uçuş olduğu sebebiyle Apollo 11 tarihi bir olaydır ve TRT’de bu olay yayınlandığı için tarihe not düşülmüştür.
Zeki Müren’in Ankara Konseri
Türkiye tarihinde ilk kez bir konser görüntüsü televizyondan seyredilebiliyordu. Bu günümüzde çok kolay gibi gözükse de o dönem içerisinde değerlendirildiği zaman tarihe geçecek bir yayındır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Cenazesi
İsmet İnönü’nün 25 Aralık 1973 yılında Pembe Köşkte vefat etmesinin ardından cenaze görüntüleri yayınlandı. Cenaze töreni 28 Aralık tarihinde yapıldı, o dönemin başbakanı Naim Tabu’nun isteği üzerine naaş Anıtkabir’e taşındı.
1974 yılına gelindiği zaman ülke nüfusunun neredeyse %55’inden fazlası TRT’de yayınlanan yayınları izlemekteydi. TRT bu tarihlerde haftanın her günü yayın yapmaya başlamıştı. 13 Aralık 1981 yılında yeni yıla özel süreli renkli yayın yapılırken 1984 yılı itibariyle yayınlar tamamen renkli yayına dönmüş oldu. 1968’den 1989 yılına kadar olan dönemde toplamda TRT’nin 4 farklı kanalı bulunmaktaydı. Tarihler 1990 yılını gösterdiği zaman Star 1 yayın hayatına başlayarak Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı oldu. Star Tv 1989 yılında Magic Box Star 1 adıyla kuruldu. İlk önce Almanya üzerinden test yayınları yapan kanal 1990 yılında Star 1 adıyla yayınlara başladı.
Yavaş yavaş Türkiye’de televizyon kanallarının özelleşmesi sürerken Star 1’in peşi sıra Teleon, Show Tv, Hbb kanalları yayın hayatlarına başladı. Tarihler 1993’ü gösterdiği zaman Tgrt, Samanyolu Tv, Cine 5, Kanal D kanalları yayın hayatına başladı. Bir sene sonra 1994 yılında Türkiye’nin ilk müzik kanalı olan Kral Tv yayın hayatına başladı. Kral Tv başlarda Teleon üzerinden yayınlar yaparken daha sonra ayrı bir kanal olarak yoluna devam etti.
2006 yılında ise Türkiye’de ilk kez at yarışları ile ilgili kanal olan Tay TV kuruldu. Açılımı Türkiye At Yarışları Televizyonu olan kanal 1 Eylül tarihinde Demirören bünyesinde kuruldu.
At yarışı severlerin, bahis yapanların, canlı maç sonuçları ile ilgili fikir edinmek isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği bu kanal yalnızca at yarışı üzerine yayınlar yapmıştır. Özel kanallarda yayın hayatına başlayıp yine özel kanallarda yayına devam etmiştir. Özellikle ülkemizde o dönemde gelişen at yarışı ilgisi neticesinde ganyan bayilerinde sıklıkla at yarışı yayınlarına rastlanabilir. Bahis yapan insanlar genelde bu bayilere giderek hem oralarda canlı maç sonuçları hakkında fikir alırlar hem de at yarışlarını takip ederler. Bu gelenek ülkemizde olduğu kadar yabancı ülkelerde, özellikle Kore’de de sürmektedir.
Özellikle en popüler koşu olan Gazi Koşusu olduğu zaman yarış severler ya hipodroma giderek koşuyu takip ederler ya da bayilerde yarışları izlerler. Yılda yalnızca bir kez düzenlenen bu koşu, yabancı at yarışı severlerin de ilgisi çekmektedir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1927 yılında başlatılmıştır. Hatta Atatürk ve İsmet İnönü’nün ilk Gazi Koşusu’nu izlerken birlikte fotoğrafları çok popüler olmuştur. Bu gelenekler birlikte koşunun adı Gazi Koşusu olmuş ve her yıl İstanbul’daki Veliefendi Hipodromu’nda yapılmaktadır. Türkiye’de gerçekleşen koşular arasında en prestijli koşudur aynı zamanda. At sahipleri için bu koşuda atlarının yer alması büyük bir gurur kaynağıdır. Buna bağlı olarak koşunun rekabet düzeyi diğer koşulara göre daha yüksektir. 2022 yılında birinci olan Secret Power adlı at olmuş ve verilen ödül yaklaşık 2.500.000 TL’dir.