DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C

İstanbul Modern Sinema yeni binasında özgün programlarıyla kapılarını açıyor

İstanbul Modern Sinema’da Unutma Biçimleri İstanbul Modern’in Renzo Piano imzasını taşıyan yeni müze binasındaki sinema salonu, açılışını 8-18 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek Unutma Biçimleri adlı programla yapıyor.

İstanbul Modern Sinema yeni binasında özgün programlarıyla kapılarını açıyor
05.06.2023 19:40
204
A+
A-

İstanbul Modern Sinema’da Unutma Biçimleri

İstanbul Modern’in Renzo Piano imzasını taşıyan yeni müze binasındaki sinema salonu, açılışını 8-18 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek Unutma Biçimleri adlı programla yapıyor. 11 filmlik program, adını yönetmen Burak Çevik’in dünya prömiyerini 73. Berlin Film Festivali’nde gerçekleştiren yeni filmi Unutma Biçimleri’nden alıyor. Çevik’in filmi Türkiye’de ilk kez İstanbul Modern Sinema’da gösteriliyor.

İstanbul Modern Sinema yeni mekânında da Türk Tuborg A.Ş.’nin katkılarıyla özgün gösterim programları ve etkinlikler hazırlamayı sürdürüyor. İstanbul Modern’in yeni müze binasındaki 156 kişilik yeni sinema salonu, 4K destekli son teknoloji dijital gösterim sistemi ve gümüş perdesiyle yüksek kaliteli bir izleme deneyimi sunuyor.

14 yıl saklı bekleyecek

İstanbul Modern Sinema’nın açılış programı adını yönetmen Burak Çevik’in dünya prömiyerini 73. Berlin Film Festivali’nde yaptığı ve 14 yıllık ayrılıktan sonra tekrar bir araya gelen bir çiftin geçmişlerini hatırlama sürecini izleyen yeni filmi Unutma Biçimleri’nden alıyor. Film, uluslararası gösterimlerin ardından 17 Haziran’da Burak Çevik’in katılımıyla Türkiye’de ilk kez İstanbul Modern’de gösterilecek ve sonrasında 14 yıl İstanbul Modern’de saklı bekleyecek. Bu süre boyunca Türkiye’de bir daha gösterilmeyecek olan film, böylelikle kendi konusuna benzer bir şekilde hafızanın nasıl katmanlaştığına ve tekrar tekrar yazılabildiğine dair bir deneyime dönüşecek. 

8 film ilk kez gösteriliyor 

Çevik’in filminin yanı sıra seçkide Türkiye’de ilk kez gösterilen 8 film yer alıyor. Seçkide öne çıkan filmler arasında Cafer Panahi’nin son filmi Ayı Yok, Laura Poitras’ın Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazanan Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri yer alıyor.

Sinema biletleri Perşembe günleri ücretsiz, diğer günler ise 80 TL ‘dir. İstanbul Modern üyelerine ücretsizdir. 

UNUTMA BİÇİMLERİ, 2023

17 Haziran 17.00

Yönetmen: Burak Çevik

Oyuncular: Nesrin Uçarlar, Erdem Şenocak

 Erdem (Şenocak) ve Nesrin (Uçarlar) çifti, ayrılıklarından 14 yıl sonra bir araya gelip ilişkilerini ve onu neden bitirdiklerini hatırlamaya çalışıyorlar. Film boyunca onların bugün hatırladıklarıyla geçmişte söyledikleri ve hatta gördükleri rüyalar birbirinin içine geçiyor. Yönetmen de bu sırada kendi haznesindeki imgelerle, kaydettiği mekanların hafızası üzerinden başka bir şeyi hatırlamaya çalışıyor. Terk edilmiş bir binanın arta kalan enkazına bakarak ya da donmuş bir gölün ortasına açılmış bir delikten, belki hatta karanlık bir odayı fenerle tarayarak filmde kaybettiği bir şeyi bulmak istiyor. Çevik, unutmanın yaratıcı gücünü kullanarak soyut ve nostaljik bir duygu üretiyor, hem de derinlerde bir yerde, yine sinemanın kendisini anlamaya çalışıyor.

AYI YOK, 2022

10 Haziran 17.00, 15 Haziran 15.00

Yönetmen: Jafar Panahi

Oyuncular: Jafar Panahi, Naser Hashemi, Mina Kavani

Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşacak Cafer Panahi’nin son filmi yine kendi hapis durumuyla ilgili bir meta sinema örneği. Ülkesinden çıkması ve çalışması yasak bir yönetmenin her şeye rağmen film yapma arzusu, imge ve hikâye üretme çabası… Bir sınır köyünde yaşayan Panahi, bilgisayar ve telefonuyla uzaktan komut vererek Türkiye-İran sınırında yaşayan İranlı sürgün bir çiftin aşk hikâyesini yönetmeye çalışıyor. Aynı zamanda aslında çekmediği bir fotoğraf yüzünden kendisini köyün iç işlerine de bulaşmış buluyor. Bu iki paralel anlatı üzerinden halkının ufak iki yüzlüklerine ve büyük haksızlıklarına bakıyor, tabii kendi yaratıcı sürecinin ahlaki ve iktidar sınırlarını da sorgulayarak. Hayatı filmleştirme alışkanlığıyla ülkesini terk edememesi arasında kalmış Panahi’den kişisel olduğu kadar politik ve her zamanki gibi sürükleyici bir film.

HAYATIN TÜM ACILARI VE GÜZELLİKLERİ, 2022

8 Haziran 17.00; 11 Hazian 17.00

Yönetmen: Laura Poitras

 Akademi ödüllü Laura Poitras sanat dünyasının kült fotoğrafçılarından Nan Goldin’i hem fotoğraflar üzerinden bir yolculuğa çıkarıyor, hem de sanatın politik bir müdahale olabileceğine dair bir ders veriyor. Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan ödülüyle dönen film iki farklı öyküyü inanılmaz bir sahicilikle birbirine örüyor: Goldin’in travmatik aile geçmişi, New York’ta edindiği arkadaş ortamı, 20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından biri haline geldiği kariyeri ve Goldin’in kurucusu olduğu P.A.I.N. adlı aktivist grupla beraber büyük sanat müzelerinde gerçekleştirdiği eylemler. Bu eylemler ABD’de yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açan opioid salgınının sorumlusu dev ilaç firması Sackler ailesine karşı. Belgesel, sanatın gücünün nelere kadir olabildiğine dair umut verirken duygusal hikâyesiyle izleyiciye dokunuyor.

ANHELL69, 2022

10 Haziran 13.00; 16 Haziran 13.00

Yönetmen: Theo Montoya

Oyuncular: Camilo Najar, Sergio Pérez, Juan Pérez

Film, Pablo Escobar’ın uyuşturucu karteli ve Kolombiya’nın “açık yarası” olarak bilinen Medellín’de intihar ve uyuşturucuyla mücadele eden genç, queer bir nesli anlatıyor. Montoya’yı hayaletlerin başrolde olduğu distopik bir B-filmi olan ilk filminin ön çekim sürecinde görüyoruz. “Anhell69” ismi, yönetmenin aşırı dozda eroinden ölen 21 yaşındaki başrol oyuncusu Camilo Najar’ın, Instagram hesabından geliyor. Ne yazık ki, yönetmenin birçok arkadaşı gibi o da çekimlerden önce ölüyor. Anhell69, “çocuklarını öldüren bir ulus”a dair karanlık bir keşif ama aynı zamanda bir trans film: sadece translar üzerine olduğu için değil, belgesel ve kurmaca arasındaki sınırları aştığı için. Neo-noir ve gotik estetiğiyle, sert politik tavrı, derin duygusu ve her anıyla ilham veren sinematik bir eylem.

TAŞTAN KAPLUMBAĞA, 2022

8 Haziran 15.00; 11 Haziran 13.00

Yönetmen: Ming Jin Woo

Oyuncular: Asmara Abigail, Bront Palarae, Amerul Affendi

 Halk masallarıyla spekülatif geleceklerin iç içe geçtiği Woo Jing Min’in filmi ıssız ve güzel bir adada geçen bir intikam hikâyesi. Kız kardeşinin namus cinayetine kurban gitmesinin ardından Zahara, on yaşındaki yeğeni Nika’nın sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalıyor. Nika’yı anakaradaki bir okula kaydettirmeye kararlı olan Zahara geçimini yasadışı kaplumbağa yumurtası ticaretinden elde etmektedir. Adaya, Samad adında tuhaf bir ziyaretçi geldiğinde, Zahara bir deja vu sarhoşluğu içinde ondan intikam almaya karar veriyor. “Malezya’nın Bugün Artık Dündü’sü (Groundhog Day)” olarak anılan film, çizgi roman ve animasyon gibi farklı medyaları kullanmasıyla, tür ve anlatı beklentileriyle oynayarak izleyiciyi tuhaf bir duygu kasırgasına sokmasıyla benzersiz ve büyülü bir film.

SONSUZ SIR, 2022

8 Haziran 13.00, 10 Haziran 15.00

Yönetmen: Joanna Hogg

Oyuncular: Tilda Swinton, Carly-Sophia Davies, August Joshi

İngiliz yönetmen Joanna Hogg “Hatıra” (Souvenir) serisinin üçüncü filminde bir anne kız ilişkisi anlatıyor. 50 yaşındaki Julie annesi Rosalind’in doğum gününü kutlamak üzere onu Galler’deki görkemli olmakla beraber tenha bir otelde kısa bir tatile çıkarıyor. Julie bir yandan annesi üzerine bir film yapmaya çalışırken asıl onları otel restoranında yemek seçerken veya köpeklerini yürüyüşe çıkarırken izliyoruz. Anne kız arasındaki o tarifsiz aşkı ama aynı zamanda aşılamaz karakter ve görüş farkını ince ince veren bu hikâye açıldıkça, filmin zaman ve mekân algısını gizemli bir hale sokuyor. Bir tür hayalet filmi olan Sonsuz Sır’ın başrolünde anne ve kızını oynayan ve filmin her anında bir karakterden diğerine muazzam bir cambazlıkla geçiş yaparak hipnotize eden Tilda Swinton var.

SİSİ & BEN, 2022

16 Haziran 16.00; 18 Haziran 17.15

Yönetmen: Frauke Finsterwalder
Oyuncular: Sandra Hüller, Angela Winkler, Tom Rhys Harries

 Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth, namı diğer Sisi’nin idamından bugüne 125 yıl geçse de feminist bir ikon olarak Avrupa ekranlarına ilham vermeye devam ediyor. Bu film diğer örneklerinden farklı olarak Sisi’nin sağ kolu olan baş hizmetçisi Irma’ya (Sandra Hüller) odaklanıyor. Eksantrik bir karakter olan Irma, Sisi’nin hayatının son dört yılında ona eşlik ediyor ve aralarındaki tuhaf romantik ilişki gittikçe karmaşık sona doğru ilerliyor. Yer yer kara komediye kaçan film özellikle de 1990’ların kadın vokalli pop şarkıları ve kostüm tasarımcısı Tanja Hausner’in zeki ve renkli tasarımlarıyla tarihin farklı çağlarını birbirine katlıyor ve kadın gücünü kutluyor.
 

PLAN 75, 2022

17 Haziran 15.00; 18 Haziran 15.00

Yönetmen: Chie Hayakawa
Oyuncular: Hayato Isomura, Stefanie Arianne, Chieko Baishô

 Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera Özel Ödülü’nü kazanan bu tuhaf ve melankolik film yakın gelecekte geçiyor. Japon hükümeti gittikçe artan yaşlı nüfusunu biraz “temizlemek” için, 75 yaş üstü vatandaşlarına lojistik destek ve 1000 dolar para desteğiyle birlikte hayatlarını sonlandırmaları için özel bir program hazırlıyor. Michi sağlığı yerinde, kendi başına hayatını idame ettirirken bir gün işini kaybedince devlet destekli bu intihar programı Plan 75’e mecbur kalıyor. Mich, devlet memuru Hiromu ve genç Filipinli hemşire Maria etrafında gelişen bu dram, sanıldığının aksine alaycı veya distopik değil, ötenaziyle ilgili gösterişsiz bir önerme sunuyor.

SEUL’A DÖNÜŞ, 2022

15 Haziran 17.00; 18 Haziran 15.00

Yönetmen: Davy Chou
Oyuncular: Park Ji-min, Oh Kwang-rok, Kim Sun-young

25 yaşındaki Freddie ani bir kararla Fransa’da evlatlık alınıp yetiştirilmeden önce doğduğu şehir olan Seul’daki arkadaşlarını ziyaret etmeye karar verir. Bu ilk ziyaret kendi biyolojik anne ve babasını keşfetmek üzere çıkacağı sekiz yıllık bir yolculuğun başlangıcı olacaktır. Kore ile Fransa kültürleri arasında sıkışan kimliğini anlamaya, kendini bulmaya çalışan Freddie üzerinden aileyi ve getirdiği hayal kırıklıklarını ele alan bu acı-tatlı dram Davy Chou’nun ilk filmi. Çoğu amatör olan oyuncu kadrosu, sürükleyici anlatımı ve başrolü Park Ji-min’in gerçekçi oyunuyla dikkat çekiyor.

DENİZANASININ YÜZÜ, 2022

11 Haziran 15.00; 16 Haziran 14.30

Yönetmen: Melisa Liebenthal
Oyuncular: Rocío Stellato, Vladimir Durán, Federico Sack

 30 yaşlarında öğretmen Marina bir sabah uyandığında yüzünün değiştiğini fark eder. Kendisini aynada tanıyamamaktadır, hatta annesi bile ona sokakta yabancıya selam verir gibi bakar ve geçer. Marina bu sırrın peşinden kendisine dair gerçeği öğrenmeye çalışır. Film, bu aslında dehşet verici durumu varoluşsal bir kaygı olarak, karanlık bir yerden değil de Marina’nın günlük hayatını takip ederek anlatıyor. Arjantinli yönetmen Melisa Liebenthal’in filmi, insanın hayvan krallığındaki yerini de sorgularken kim olduğumuzun nasıl göründüğümüzle ne kadar ilişkin olduğu üzerine oyuncu, alaycı bir inceleme sunuyor.

ÜZGÜNÜM YOLDAŞ, 2022

15 Haziran 13.00; 17 Haziran 13.00

Yönetmen: Vera Brückner

Almanya, 1970. İlk görüşte âşık olan iki öğrenci, Karl-Heinz ve Hedi, Demir Perde’nin ötesinden birlikte olmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar. DDR gizli polisinin baskısı altında Karl-Heinz, Doğu Almanya’ya taşınamaz ve sonunda Hedi ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Romanya’ya bir tatil seyahati kılığında yaptığı kaçış birçok yönden ters gider. Belgesel kodlarıyla oynayan, canlı renkli setleri ve müziği, canlandırmalar ve zengin arşiv görüntüsüyle hızlı ve enerjik bir film. Her tür duvarı aşan bu çılgın aşk öyküsü “gri Doğu, altın Batı” söyleminden uzak hem biraz kaçış dramı hem de bölünmüş soğuk Almanya tarihinden sıcak, duygusal bir kesit.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı