Hisar Okulları İnsan ve Toplum Araştırmaları Merkezi aracılığıyla; Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı onuruna Konda Araştırma ve Danışmanlık ile işbirliği yaparak, Türkiye’nin geleceğine yön verecek olan gençleri mercek altına alan bir araştırmayı eğitim toplumuna hediye etti. Araştırmanın özet sonuçlarına göre gençler Türkiye geneli ile karşılaştırıldıklarında kentlileşiyor ve aileleri ile karşılaştırıldığında eğitim düzeyleri yükseliyor. Bununla birlikte gelecek hayatları konusunda çoğu karamsar olan gençlerin işsizliği ise Türkiye ortalamalarının 1.5 katı seviyesinde.
Hisar Okulları; Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı onuruna Konda Araştırma ve Danışmanlık ile işbirliği yaparak, Türkiye’nin geleceğine yön verecek olan gençleri mercek altına alan bir araştırmayı eğitim toplumuna hediye etti. Araştırma toplumda dönüşümün belirleyicisi olan gençlerin düşünce, yaklaşım ve pratiklerini mercek altına alırken, onların Cumhuriyet değerleriyle olan ilişkilerini de sorguluyor.
Türkiye genelinde artan düzeydeki kentlileşme ve eğitimli olma eğilimi gençler arasında daha yoğun ve hızlı biçimde seyrediyor
Genel olarak kentler- özellikle de metropoller- insan, ürün, fikir ve finans akışkanlıklarının yüksek olduğu, farklı kimliklerin daha sık ve yoğun biçimde temas ettiği, çeşitlilik kadar eşitsizliklerinde yüksek seviyelerde bulunduğu, geleneksel ilişki ve pratiklerin tamamen ortadan kalkmasa da dönüştüğü ve bireyselleşme eğilimlerinin güçlendiği mekânlar. Araştırmaya göre Türkiye’de gençlerin sadece yaşama yeri olarak değil büyüme yeri olarak da kentlileştiği görülüyor. Her 3 gencin yaklaşık 2’si -yüzde 65’i- kentlerde veya metropolde büyümüş. Türkiye genelindeyse bu oran yüzde 53 seviyesinde. Çocukluk ve gençlik yıllarını yukarıda sayılan dinamiklerin daha da yoğun olduğu metropollerde geçirerek büyüyen gençlerin oranı 3’te 1.
Gençler yüzde 49 ile lise mezuniyeti seviyesinde Türkiye geneline göre daha eğitimli
Araştırma gençlerin Türkiye geneline göre daha eğitimli bir görünüme sahip olduğunu ortaya koyuyor. Eğitim alanında hem okunan yıl sayısı hem de okul sayıları ve okul kontenjanları bakımından görülen nicel artış Türkiye genelinin eğitim durumuna yansıyor ve genel nüfusu giderek eğitimli hâle geliyor. Türkiye geneliyle karşılaştırıldığında gençlerin eğitim seviyesinin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülüyor.
Lise mezunu olanlar gençlerde yüzde 49 oranında, Türkiye genelindeyse yüzde 37. Bu gençlerin bir kısmı hâlihazırda üniversite öğrencisi ve eğitim hayatına devam ediyor. Üniversite mezunlarının oranı da Türkiye genelindekinin üzerinde. Diğer yandan, Türkiye genelindeki eğitim durumunda yaşanan niceliksel artış gençlerin daha eğitimli ailelerden gelmelerine yol açıyor. Gençlerin yüzde 14’ünün annesi, yüzde 22’sinin babası üniversite mezunu. Türkiye genelinde bu oranlar sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 14. Ailelerinin daha eğitimli olmalarının gençlerin kültürel sermayelerinin artmasına katkı yaptığı düşünülebilir.
Her 5 gençten 1’i “ne işte ne okulda”
Çalışma durumuna göre gençler Türkiye genelinden daha farklı bir görüntüye sahip. Öncelikli olarak yaş nedeniyle emekli olanlar kategorisine ait kimse bulunmazken Türkiye genelinde yüzde 22 gibi yüksek bir oranda olan ev kadınlarının gençlerdeki oranı yüzde 7’ye geriliyor. Bununla birlikte, farklı işlerde çalışanların oranı da Türkiye ortalamasının gerisinde. Öte yandan, işsizliğin gençler arasında önemli oranda ve araştırmanın bulgularına göre Türkiye genelinin yaklaşık 1,5 kat üzerinde. Her 5 gençten 1’i “ne işte ne okulda” olarak tanımlanan durumda.
Gençlerin yüzde 52’si kendini inançlı olarak tanımlıyor
Gençlerin Türkiye geneline göre farklılık gösterdiği bir konu da dinle kurdukları ilişki. “Dindar” veya “sofu” olduğunu söyleyenler Türkiye genelinde nüfusun yarıdan fazlasını oluşturuyor. Gençlerdeyse “dindar” olduğunu söyleyenler 3’te 1 oranına geriliyor. Kendini “sofu” olarak tanımlayanlar yüzde 3 gibi çok düşük bir oranda. Sadece “inançlı” olduğunu söyleyen gençlerin oranı yüzde 52. Kendilerini “inançsız” ve “ateist” olarak tanımlayanlar Türkiye genelinde düşük oranlardayken gençlerde toplamda yüzde 11 civarında. Özetle, gençlerde sekülerleşme eğilimleri daha güçlü olduğu söylenebilir. Bunu toplumsal kimlik kaynaklarına dair sonuçlardan da okumak mümkün. Kişilerin en önem verdikleri kimlik kaynakları arasında “dinim/mezhebim” diyenlerin oranı gençler arasında hâlâ en fazla olsa da Türkiye geneliyle karşılaştırıldığında farklı biçimde daha düşük. Buna karşılık toplumsal cinsiyet, sınıf ve -az farkla da olsa- etnik kimlik gençlerin Türkiye geneline göre daha fazla önem verdikleri kimlikleri.
Gençlerin neredeyse tamamı sosyal medya kullanıcısı
Gençlerin neredeyse tamamı sosyal medya kullanıcısı. Bu oran Türkiye genelinde de yüzde 93 ve gençlerdeki kadar olmasa da oldukça yüksek. Ancak gençlerin sosyal medya ile kurdukları ilişkinin daha sık, yoğun ve çeşitlilik içeren biçimlerde olduğunu söyleyebiliriz. Bunun göstergelerinden biri haber edinme mecraları arasındaki farklılıklar. Türkiye genelinde yaklaşık her 3 kişiden 2’si haberleri konvansiyonel mecra olarak sayılabilecek televizyondan takip ediyor. Gençlerdeyse her 3 kişiden sadece 1’i haberleri televizyondaki haber kanalları ve haber programlarından takip ettiğini söylüyor. Genelde haberleri takip etmediğini ifade eden yüzde 12 oranında genç bir kenara konulduğunda geriye kalan yüzde 52 civarında gencin internet ve sosyal medyayı haber edinme amaçlı da kullandığını düşünebiliriz. Gençlerin en çok kullandığı mecralar sırasıyla YouTube, TikTok, Instagram ve Twitter. Özellikle Twitter ve Twitch kullanımı Türkiye ortalamasının 2 katı. Benzer durumun tam tersi ise Facebook kullanımında görülüyor. Facebook’un Türkiye genelindeki kullanım oranı gençlerin kullanım oranının iki katı.
Gençler en çok “dürüstlük”, “eşitlikçilik” ve “insan haklarını savunmak” değerlerine önem veriyor
Demografinin dışında tercihleri ve pratiklerinde toplumun gerisine göre farklılıklar sergileyen gençlerin, toplumsal değerler üzerine algı ve düşüncelerinde de Türkiye geneline göre bazı farklar bulunuyor. Belli başlı toplumsal değerler arasında gençler en çok “dürüstlük”, “eşitlikçilik” ve “insan haklarını savunmak” değerlerine önem veriyor. Bunlar arasında “eşitlikçilik” ve “insan haklarına saygı” Türkiye ortalamasının üzerinde belirtiliyor. “Dürüstlük” ise Türkiye genelinin farklı biçimde altında. Türkiye geneline göre gençlerin “hoşgörü ve tolerans”, “çalışkanlık” ve “bireyselcilik” gibi bir tarafıyla kent hayatına dair gereksinim ve şartları daha çok ilgilendiren değerlere önem vermesi dikkat çekiyor. Bu değerleri belirtme oranları Türkiye genelinin az farkla da olsa üzerinde. Öte yandan, “misafirperverlik”, “gelenekselcilik” ve “yerlilik/millilik” gibi daha geleneksel ve muhafazakâr unsurlar taşıyan değerler ise Türkiye ortalamasının altında kalıyor.
Gençler için Atatürk Cumhuriyet değerlerini temsil eden çatı kavram
Açık uçlu olarak sorulan “Cumhuriyet denildiğinde aklınıza ilk gelen kelime nedir?” sorusuna verilen yanıtların yüzde 40’ı “Atatürk”. “Atatürk”ün “Cumhuriyet” denildiğinde gençlerin aklına yüksek oranda ilk çağırışım yapan kelime olması, gençler arasında Cumhuriyetin kurucu önderinin Cumhuriyet kazanımlarıyla ve değerleriyle özdeşleştirildiğinin, dahası “Atatürk”ün bir nevi çatı kavram hâline geldiğinin bir göstergesi olarak düşünülebilir. “Atatürk”ten sonra sırasıyla “özgürlük”, “vatan/millet/halk/egemenlik”, “laiklik” ve “bağımsızlık” geliyor. Seçenekler sunularak sorulan “Cumhuriyetin en önemli 2 değeri nedir?” sorusuna verilen yanıtlar arasındaysa sırasıyla “bağımsızlık”, “laiklik” ve “özgürlükçülük” öne çıkıyor. Bunları “kadın-erkek eşitliği”, “çağdaşlaşma” ve “eşitlik” izliyor. Türkiye genelinde de benzer bir sıralama bulunuyor.
Genç kadınlar için özgürlük diğerlerine göre daha önemli bir Cumhuriyet kazanımı
Cumhuriyetin değerlerine verilen önem sıralamasında bazı ayrımlardan söz etmek mümkün. Genç kadınlar, “Atatürk”ü genç erkeklere göre daha fazla belirtiyor. Yine kadınların toplumsal hayata katılımı ve eğitim gibi alanlarda var olabilmesi gibi Cumhuriyet’in kazanımlarının olası etkisiyle “özgürlük” genç kadınların aklına gelen ikinci kelime oluyor ve genç erkeklere göre genç kadınlar tarafından farklı biçimde daha fazla belirtiliyor. Genç kadınlar açık uçlu soruya verdikleriyle tutarlı biçimde “özgürlükçülük” değerinin altını yüksek oranlarda ve genç erkeklere göre daha fazla çiziyor. “Kadın-erkek eşitliği” seçeneğini de her 4 genç kadından 1’i Cumhuriyet’in en önemli değerleri arasında sayıyor ve genç erkeklerden 10 puan farkla yukarıda bu seçeneği belirtiyor.
Gençlere göre laiklikte katedilecek çok yol var
Gençler tarafından öncelikli bulunan ve bugüne kadar hayata geçtiği söylenen değerleri karşılaştırdığımızda aradaki en büyük farkın “laiklik” üzerine olduğu görülüyor. Gençlerin yüzde 34’ü laikliği en önemli Cumhuriyet değeri olarak görürken laiklik değerinin toplumsal ve siyasal alanda tam anlamıyla hayata geçirildiğini söyleyenlerin oranı yüzde 19. Eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, bilimin kullanımı, ifade özgürlüğü gibi konularda gelinen nokta hakkında gençlerin genellikle karamsar ve olumsuz görüşlere sahip olduğu gözleniyor.
Eğitim, yüzde 76 ile gençlerin en fazla sorunlu bulduğu alanlar arasında
Türkiye’de “çağdaş” ve “iyi” bir eğitim sağlandığını düşünenlerin oranı Türkiye genelinde de yüzde 17 gibi düşük oranda; bu oran gençler arasında iyice geriliyor ve yüzde 12’ye iniyor. Gençler arasında her 10 kişiden 7’si Türkiye’de çağdaş ve iyi bir eğitim sağlanmadığı düşüncesinde. Eğitim olanak ve kurumlarının yoğunlaştığı metropollerde ise Türkiye’deki eğitimi “iyi” ve “çağdaş” bulmayanların oranı yüzde 76’ya kadar çıkıyor. Büyük çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu 15-24 yaş aralığındaki gençlerde Türkiye’deki eğitimden memnuniyetsizlik oranı yüzde 71. Gençlerin gelir seviyesi arttıkça Türkiye’deki eğitimden memnuniyet seviyesi de düşüyor. Gelir seviyesi daha düşük kesimlerden gençlerin eğitim kalitesiyle ilgili daha iyimser olmalarının bir nedeni eğitimi hayat şartlarını iyileştirmenin, toplumsal hiyerarşi içerisinde sınıfsal konum ve statülerini “yukarıya” doğru çıkarmalarının yolu olarak eğitimi görmeleri ve mevcut eğitim koşullarını da bunun için yeterli görmeleri olabilir.
Gençler bireysel hayatları hakkında biraz daha umutlu
Gelecek ile ilgili olarak gençler kendi bireysel hayatları hakkında biraz daha umutlu bir görüntü veriyor. Gençlerin yüzde 36’sı kendinin gelecekte daha iyi şartlara sahip olacağını düşünüyor. Yine de yüzde 39 ile daha fazla oranda genç aksini düşünüyor; yaklaşık 4’te 1’inin de fikri yok. Henüz eğitimine devam edenlerin yoğunlukta olduğu 15-24 yaş aralığında daha iyi şartlara sahip olacağını söyleyenlerin oranı yüzde 39 ve olmayacağını söyleyenlerden az bir farkla da olsa yukarıda. Eğitimin tamamlayıp kendi hayatlarını kuran veya kurmaya çalışanların ağırlıklı olduğu 25-29 yaş grubunda ise umut içeren görüşler düşüşe geçiyor. Beklenildiği üzere, gençlerin gelir seviyesi arttıkça, gelecekte hayat şartlarının daha iyi olacağını düşünenlerin oranı da artıyor. En alt gelir dilimindeki gençlerin yüzde 24’ü gelecekte hayat şartlarının daha iyi olacağını düşünürken bu oran gelir seviyesi arttıkça belirgin bir şekilde yükseliyor ve en üst gelir diliminde yüzde 41’e kadar ulaşıyor.
Genç kadınlar bireysel ve toplumsal hayattaki gelecekleri konusunda daha karamsar
İş bulma ve çalışma imkanlarına erişimleri daha az olan genç kadınların gelecekteki hayat şartları hakkında daha karamsarlar. Diğer yandan, genel toplumsal hayatın geleceği hakkındaysa daha umutsuz görüşler ortaya konuyor. Gençlerin yüzde 23’ü ülkenin eğitim, sağlık ve demokrasi gibi temel konularda gelecekte daha iyi bir yerde olacağını, yüzde 47’si ise olmayacağını düşünüyor.
Gençlerin yüzde 56’sı yurtdışında yaşamak istiyor
Ortaya çıkan çarpıcı sonuçlardan biri gençlerin yüzde 56’sının imkanı olduğu takdirde yurtdışında yaşamak istiyor oluşu. 15-24 yaş aralığında bu oran yüzde 60’a ulaşıyor. Modern gençlerin yüzde 62’si, Geleneksel Muhafazakârların da yüzde 50’si bu görüşte. Gençler için Cumhuriyetin 2. Yüzyılında en önem verilmesi gereken konu olarak “güçlü ekonomi” öne çıkıyor. Özetle, araştırmanın bulguları gençlerin Cumhuriyet değerlerine sahip çıktığını ancak bu değerlerin yeterince toplumsal hayata yansımadığı yönünde. Gençler kendi hayatlarını ve geleceklerini doğrudan ilgilendiren alanlarda bugüne kadar yapılanları yeterli görmüyorlar. Bu da gelecek konusunda endişeli ve karamsar olmalarına yol açıyor.