Turkuvaz Medya Grubu ve Gastronomi Turizm Derneği iş birliğiyle düzenlenen Gastroshow, gastronomi dünyasının keşfi ve anlamlandırılması için, yemek kültürü, mutfak sanatları, sürdürülebilir tarım, gıda israfı, yerel gıda hareketi ve daha birçok konuda bilgi sahibi olan uzman isimleri bir araya getirdi. “Dünyada Gastronomi Turizmi ve Türkiye’nin Gücü” ve Uluslararası Mutfak ve Sokak Lezzetleri” panelleriyle devam eden Gastroshow’un özel konuğuysa Şef Somer Sivrioğlu oldu.
Dünya Gastronomi Derneği Başkanı Erik Wolf: Gastronomi, klasik sanattan farksız bir alandır
“Dünyada Gastronomi Turizmi ve Türkiye’nin Gücü” panelinin konuşmacıları arasında yer alan Dünya Gastronomi Derneği Başkanı Erik Wolf, gastronominin klasik sanattan farksız bir alan olduğunu belirterek,“UNESCO’nun gastronomiyi sanat olarak tanımasını istiyoruz. Çünkü bir şefin müşterilerine sunduğu yemek, adeta bir performans sanatçısı gibi sanat eseri görevi görür” dedi.
Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu Başkanı Tahir Amiraslanov: “Yemeği, UNESCO’nun bir kültür ve bir sanat olarak tanıması gerekiyor”
Azerbaycan olarak dünya mutfağına katkı sunmaya devam edeceklerini ifade eden Azerbaycan Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu Başkanı Tahir Amiraslanov, “Azerbaycan olarak dünya mutfağına çok büyük katkılar sunduk, sunmaya da devam ediyoruz. Biz Azerbaycan’da insanı mutlu etmek için yemeğin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden Sayın Wolf’ün de dediği gibi, yemeği bir kültür ve bir sanat olarak Unesco’nun tanıması gerekiyor.” dedi.
Rusya Restoranlar ve Otelciler Federasyonu Başkanı İgor Bukharov: “Karadeniz mutfağını proje haline getirdik”
Rusya Restoranlar ve Otelciler Federasyonu Başkanı İgor Bukharov, Karadeniz bölgesinin ürünleri ve yemeklerini ayrı bir proje haline getirdiklerini söyledi. Bu projenin çalışmalarına başladıktan sonra anladık ki bu sadece Rusya’ya değil tüm Karadeniz’i birleştiren bir proje haline geldiğini söyleyen Bukharov, “Bu projenin içerisinde 662 yemek ve ürünü birleştiren bir veri tabanı oluşturduk. Dünya mutfakları arasında Karadeniz mutfağı basit ve lezzetli bir mutfak olduğunu anladık. Proje kapsamında birleşik Karadeniz mutfağının menüsü oluşturuldu. Veri tabanımızda yer alan 662 yemek arasında uzun listede 162 yemek, kısa listede ise 73 yemek bulunuyor. Projenin geliştirilmesinde sadece turizmciler değil, tüm yemek yelpazesindeki kurumlar yer alıyor” dedi.
Şef Somer Sivrioğlu: “Gastronomi bir sanattır, restoranlarımızda sanat eseri sunuyoruz”
Gastroshow’un panelinin özel oturumunda konuşan Şef Somer Sivrioğlu, “Biz şefler olarak yaratıcılığı ve el emeğini ön plana çıkardığımız için sanat eseri niteliğinde tabaklar ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Biz bu açıdan restoranlarımıza gelen müşterilerimize sanat eseri niteliğinde yemekler sunarak onları mutlu etmeye çalışıyoruz” dedi.
“Avustralya’da Türk mutfağını çok sevdiklerini ve oradan misafirleri Türkiye’nin dört bir yanına götürdüklerini anlatan Şef Somer Sivrioğlu, “Bu hem mutfağımızı tanıtmak hem de kültürümüzü onlara anlatmak için büyük önem taşıyordu. Türk mutfağı hakkında yazılan yemek kitaplarımızı tüm dünyaya okutmamız gerekiyor bu hem kültürümüzü hem de mutfağımızı tanıtmak açısından kritik bir öneme sahip. Ülkemizde Türkçe çok iyi gastronomi kitaplarımız var ancak bunların çevrilip tüm dünyaya satılması gerekiyor” diye konuştu.
“Coğrafi işaretli ürünlerden yemekler yapmak mutfağımızı ve ürünlerimizi dünyaya anlatmamızda önemli bir rol oynuyor”
Son 7 senede TV programlarıyla gastronominin halka yayılmasında büyük rol oynadıklarına inandığını söyleyen Sivrioğlu, “Şefler olarak güzel yemek yapıp bunu da insanlarımıza anlatma konusunda biraz olsun katkımız olduysa bu bizi mutlu eder. Biz programlarımızda ülkemizde coğrafi işaretli ürünlerden yemekler yapılmasına önem veriyoruz; çünkü bu mutfağımızı ve ürünlerimizi dünyaya anlatmamızda önemli bir rol oynuyor. Biz şefler olarak yaratıcılığı ve el emeğini ön plana çıkardığımız için sanat eseri niteliğinde tabaklar ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Biz bu açıdan restoranlarımıza gelen müşterilerimize sanat eseri niteliğinde yemekler sunarak onları mutlu etmeye çalışıyoruz” diye ifade etti.
Türkiye’de Anadolu’yu gezmeden, Anadolu mutfağının ürünlerini bilmeden iyi bir şef olunması mümkün olmadığını söyleyen Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe: “Anadolu mutfağının tarihi ve kültürünü bilmeden bunu dünyaya anlatmamız hiç kolay değil. Gastronomi dünyası sanatı yavaş yavaş keşfetmeye başladı. Bu açıdan sanatla gastronomi arasında bir ilişki doğdu diyebilirim.”
Develi Lokantası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Develi: “Develi bir lezzet durağı değil, anı defteridir”
“Uluslararası Mutfak ve Sokak Lezzetleri” panelinde konuşan Develi Lokantası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Develi, Develi Lokantası’nın kuruluş hikayesinden bahsetti. Develi: “Bugün karşınızda dördüncü kuşak aile bireyi olarak bulunuyorum. Bundan 112 yıl önce Gaziantep’te büyük babam tarafından kuruldu bu şirket. Babam 22 yaşında tek başına İstanbul’a gelerek cebinde 70 lira parayla bu şirketi kurdu. Tek kişiyle başlayan hikayemiz 16 lokasyon ve yüzlerce çalışanla devam ediyor. Bugün Develi de dahil olmak üzere bir lezzet durağı değil anı defteridir. Çünkü biz restoranlarımızda tarihten gelen lezzetleri bugüne kadar koruyarak getirmeyi başardık. Bu sebeple biz Develi olarak, misafirlerimize sadece yemek sunmuyor onlara aynı zamanda geçmişteki anılarına yolculuk yapıp aynı lezzetleri bulma imkânı sunuyoruz”
Başyazıcı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Murat Başyazıcılar: “Ürünlerimizi küresel olarak tanıtacak faaliyetlerde bulunmamız gerekiyor”
“Uluslararası Mutfak ve Sokak Lezzetleri” panelinde konuşan bir diğer panelist Başyazıcı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Murat Başyazıcılar ise şöyle konuştu: “Kayseri deyince akla pastırma sucuk mantı geliyor. Bizim hikayemiz 1950’lerde bu yemeklerle başladı. Aynı dönem pastırma imal ederek iş hayatına başladık diyebilirim. Özellikle Doğu Anadolu’daki meraları ziyaret ettiğimde bıraktığımız mirası gözümle görmek benim için çok değerli oldu. Pastırma, Orta Asya’daki atalarımızdan gelen bir ürün fakat Kayseri’de benimsenip dünyaya yayıldı diyebilirim.” Ürünlerini kendi besi çiftliklerinde ürettiklerini belirten Başyazıcılar, “Hayvana verdiğimiz gıdaları kendimiz görüp denetleyebiliyoruz. Pastırmanın dünyada hakkettiği yeri bulamaması bizim onu iyi anlatamayışımızdan kaynaklanıyor. Bu açıdan bizim de İtalya ve Fransa gibi kendi ürünlerimizi küresel olarak tanıtacak faaliyetlerde bulunmamız gerekiyor.”
Sağlıklı, glutensiz ve az baharatlı ürün grupları da üretmeye başladıklarını da söyleyen Başyazıcı, “Sucuklarımızı ve pastırmamızı da glutensiz üretmeye başladık. Şu anda Türkiye’deki zincir marketlerin çoğunda varız ve ürünlerimizi ülkemizin dört bir yanına dağıtabiliyoruz” diye konuştu.
Sabırtaşı Restoran Sahibi Mustafa Topçuoğlu: “Kahramanmaraşımızın lezzetlerini sadece ülkemize değil tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz”
Gastronomi kültürümüzü tüm dünyaya duyurmamız gerektiğinin altını çizen Sabırtaşı Restoran Sahibi Mustafa Topçuoğlu: “Biz Sabırtaşı ailesi olarak Kahramanmaraş’tan başladık yolculuğumuza. Aslında ailemin evde içli köfte yapmasıyla başladık, bu yolculukta eşim de bana çok büyük destek oldu. Kahramanmaraşımızın lezzetlerini sadece ülkemize değil tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz. Ayrıca Kahramanmaraş’ta endemik bitki olan yaban pancarıyla yaptığımız çorbamızı da tüm dünyaya tattırmak istiyoruz. Biz Sabırtaşı Restoran olarak en iyi sokak lezzetleri ödülleri de dahil olmak üzere çeşitli ödüller alarak müşterilerimize severek yiyebilecekleri lezzetlerimizi sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Şimdiki hedefimiz ise Kahramanmaraş lezzetlerini tanıtan bir yemek kitabı yazmak olacak” dedi.