TÜİK Şubat ayı enflasyon rakamlarını bugün saat 10.00’da açıklayacak. Hatırlanacağı gibi Ocak ayında TÜFE %6,7 oranında artış göstermiş ve yıllık enflasyon %64,9 seviyesine yükselmişti. Şubat ayında ise %4 oranında artış bekleniyor. Geçen yılın aynı ayında %3,15 oranında yükseliş yaşanmıştı. Dolayısıyla beklentilere paralel bir rakamla karşılaşılması durumunda 12 aylık enflasyon %66,2 seviyesine yükselecek. TCMB enflasyonun Mayıs ayında %73’e ulaşmasının ardından yönünü aşağı çevireceğini öngörüyor. Yılsonu tahminlerine baktığımızda ise TCMB’nin %36’lık beklentisine karşın piyasa beklentisinin %45’e daha yakın olduğunu görüyoruz.
Haftanın devamına baktığımızda ise içeride en önemli konu başlıklarından birini kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne dair Cuma günü yapması beklenen güncelleme oluşturuyor. Fitch en son Temmuz 2022’de Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin 5 kademe altı olan B’ye indirirken, Eylül 2023’te ise notun görünümünü durağana yükseltmişti. Foreks Haber’in anketine göre ağırlıklı piyasa beklentisi notun aynı seviyede kalmaya devam edeceği, görünümün ise pozitife yükseltileceği yönünde.
Yurt dışında da piyasaları bu hafta yoğun bir gündem bekliyor. Fed Başkanı Powell’ın Kongre’de yarıyıl sunumu yapacağını düşünürsek para politikası bir kez daha gündemin en üst sırasında yer bulacaktır. Fed Başkanları yarıyıl sunumlarında atılan adımların genel bir değerlendirmesini yaptıkları gibi özellikle soru-cevap kısmında gelecek döneme ilişkin sinyaller verebiliyorlar. Merkez Bankası’nın son dönemde verdiği mesajların tamamen değişmesini beklememek gerekir ancak Powell’ın ilk faiz indiriminin ne zaman gelebileceğine yönelik değerlendirmeleri yakından takip edilecektir. Fed Başkanı Çarşamba günü Temsilciler Meclisi’nde (TSİ 18.00) Perşembe günü ise Senato’da sunum yapacak ancak Perşembe günkü sunum çok büyük ölçüde önceki sunumun tekrarı niteliğinde olacağı için kayda değer bir etki yaratmayacaktır.
Makroekonomik veri tarafında ise bu hafta ABD’de açıklanacak olan Şubat ayı istihdam rakamları öne çıkıyor. Ocak ayında 200 binin altında kalması beklenen tarım dışı istihdam 350 bini aşarak son derece güçlü bir tablo ortaya koymuştu. Arka arkaya iki ayda 300 binin üzerinde rakamlar oluşmasıyla 3 aylık ortalama 290 bine yükselmiş durumda. Son 12 aylık ortalama ise 245 bin seviyesinde bulunuyor. Bu derece güçlü rakamlar doğal olarak Fed’i beklemeye iterken faiz indirimi beklentilerinin şimdilik yanıtsız kalmasına neden oluyor. Tarım dışı istihdamın Şubat ayında ise 200 bin kişi artması bekleniyor. Bir kez daha beklentilerin üzerinde bir rakamla karşılaşmamız piyasaların Fed’in çizdiği patikaya biraz daha yaklaşmasına ve risk iştahının daralmasına neden olabilir.
Bu hafta ayrıca ABD’de ön seçim trafiği yoğunluk kazanacak. Ön seçimler, yazın yapılacak kongre için her eyaletin kaç delege göndereceğini belirliyor. Cumhuriyetçi paritede bir aday adayının, partinin başkan adayı olabilmesi için delege sayısının yaklaşık yarısına denk gelen 1215’e ulaşması gerekiyor. İbre net şekilde Trump’ı gösterirken özellikle 5 Mart’taki, “Süper Salı” olarak adlandırılan günde 17 eyalette yapılacak seçimle Cumhuriyetçilerin adayının netleşmesi bekleniyor. Söz konusu günde 900’e yakın delege belirlenecek.
TL: Ocak ve Şubat aylarında yaşanan %3 civarındaki yükselişlerin ardından Mart ayına hızlı bir başlangıç yapan USD/TL kuru ayın ilk işlem gününde 31,36 seviyesinin üzerini test etti. Sıklıkla dile getirdiğimiz gibi özellikle enflasyonun yıllık bazda henüz zirve yapmamış olması TL açısından şartları zorlaştırıyor. Dolayısıyla bugün TL için en önemli konu başlığını enflasyon rakamlarının ortaya koyacağı tablo oluşturuyor. Makroekonomik veri tarafında Cuma günü ise PMI imalat endeksi açıklandı. Sekiz aydır büyümeyi daralmadan ayıran 50 seviyesinin altında seyreden endeks Şubat ayında ise bir puanlık artışla 50,2 seviyesine yükselerek ekonomik aktivite açısından pozitif sinyaller verdi.
Borsa İstanbul: Geçtiğimiz hafta boyunca önemli bir varlık göstermekte zorlanan BIST-100 endeksi sekiz haftalık yükseliş serisine son vererek haftayı %3 oranında eksi ile noktaladı. Makro bir perspektif ile bakıldığında enflasyondaki yukarı yönlü eğilimin devam etmesinin beklenmesi temelde hisse senetlerini destekleyen bir unsur olarak kabul edilebilir. Bu kapsamda yıllık TÜFE’nin Mayıs ayında %73 ile zirve yapacağının tahmin edilmesi hisse senetlerine yönelimin sürmesini sağlayabilir. Ancak yılın ilk sekiz haftasında BIST-100 endeksinin zaten %25’lik değer kazanımına ulaştığının altını çizmek gerekir. Bu da endeksin daha fazla güç kazanmakta zorlanmasına ve kâr satışlarına maruz kalmasına neden oluyor. Teknik açıdan bakıldığında ise yukarıda 9400 puanı en önemli direnç olarak görmeye devam ediyoruz. Bu seviyenin altında kalındıkça büyük resimde anlamlı bir değişiklik görmeyi beklemiyoruz.