Egeli akademisyenin Gökbilim ile ilgili projesi TÜBİTAK tarafından desteklendi Son yıllarda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) en çok proje üreten ve projesi en çok kabul gören üniversite olan Ege Üniversitesi (EÜ), yeni projelerle başarısını sürdürmeye devam ediyor.
Egeli akademisyenin Gökbilim ile ilgili projesi TÜBİTAK tarafından desteklendi
Son yıllarda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) en çok proje üreten ve projesi en çok kabul gören üniversite olan Ege Üniversitesi (EÜ), yeni projelerle başarısını sürdürmeye devam ediyor. EÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Orkun Özdarcan'ın yürütücülüğünü yaptığı "Seçilmiş Küçük Kütleli Kepler Örten Çift Yıldızlarında Kütle – Yarıçap Uyumsuzluğu ve Kromosferik Aktivite ile İlişkisinin İncelenmesi" başlıklı proje, TÜBİTAK “1002-A Hızlı Destek Modülü Programı” kapsamında desteklenmeye uygun bulundu.
Başarılı akademisyen Doç. Dr. Orkun Özdarcan'ı tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemizde oluşturduğumuz bilim ve araştırma ekosisteminin olumlu yansımalarını almayı sürdürüyoruz. Kıymetli akademisyenlerimizin ürettiği projelerle, hem ulusal hem de uluslararası arenada adımızı duyurmaya devam ediyoruz. Özellikle araştırma projelerimizle TÜBİTAK nezdindeki başarımızı her geçen gün katlayarak artırıyoruz. Ege Üniversitesi olarak, en çok proje üreten ve projesi TÜBİTAK tarafından en çok kabul edilen üniversiteler arasında zirvede yer alıyoruz. Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyemiz Doç. Dr. Orkun Özdarcan'ın projesi TÜBİTAK ‘1002-A Hızlı Destek Modülü Programı’ kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Doç. Dr. Özdarcan’ı ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.
“Güneşi referans alarak oluşturduğumuz modeli diğer yıldızlara uyguluyoruz”
Proje hakkında bilgiler veren Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Orkun Özdarcan, “Bizler, Güneşten küçük olan yıldızları inceliyoruz. Yıldızları gözlemleyebiliyor, boyutlarını ve içerdikleri maddeleri ölçebiliyoruz. Ancak bunları kuramsal modellerle de karşılaştırmamız gerekiyor. Güneş, bize model olarak en iyi yol gösteren kaynak. Çünkü en yakınımızdaki, kütlesi, enerjisi ve boyutu gibi unsurları en iyi ölçebildiğimiz yıldız. Problemlerde, referans yıldızımız Güneş’in kuramsal modelleri göz önüne alıyor ve bu modeller diğer yıldızlara da uyguluyoruz. Ancak, Güneş’e göre daha küçük yıldızlardan oluşan bazı yıldız sistemlerinde, yıldızların boyutlarının, Güneş’in rehber olarak alındığı modellerin öngördüğünden daha büyük olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, modelde ‘Güneşin yarı boyutuna sahiptir’ öngörüsü yapılırken, aslında yarısından daha büyük bir boyutta olduğunu görüyoruz. Bu farklılık, ölçüm hata sınırlarımızın üzerine çıktığından, bilimsel olarak araştırılması gereken rahatsız edici bir fark oluyor. Bu problem üzerine yapılan araştırmalar uzun zamandır devam etmesine rağmen kesin bir çözüme ulaşmadı. Gözlenen farklılığın kuramsal modellerden mi, yoksa gözlemlerden mi kaynaklandığı hala tartışılıyor” dedi.
Yıldızları boyutlandırırken meydana gelen hataların nedenlerini açıklayan Doç. Dr. Orkun Özdarcan, “En olası etki olarak öne sürülen fikir, Güneş lekeleri kavramı oluyor. Bazen Güneşin üzerinde manyetik alanın çok yoğunlaştığı karanlık bölgeler ortaya çıkıyor ve bu bölgelerde zaman zaman 'Güneş Patlamaları' oluyor. Bu lekeler ve patlamaların Güneş gibi yıldızlarda çok yaygın olarak görüldüğünü biliyoruz. Yani Güneş ile aynı ölçülere sahip olan ya da biraz daha küçük olan yıldızlarda manyetik olarak patlamalar gözleniyor ve bizler de yüzeylerinde lekelerle birlikte rahatlıkla analiz edebiliyoruz. Nihayetinde manyetik olarak ortaya çıkan lekeler, patlamamalar ve bunları oluşturan fiziksel süreçler bir şekilde yıldızın boyutunu mu büyütüyor diye düşündürüyor. Ancak bu düşünce henüz doğrulanamadı. Çünkü bu boyut büyümesini bazı yıldızlar gösterirken, bazıları ise göstermiyor ve tam olarak hesaplamaların öngördüğü gibi çıkıyor. Biz, projemizde bu kapsamda altı tane yıldız seçtik. Bu konuda ulusal ve uluslararası alanda çalışan herkes güneş benzeri yıldızları gözlemleyerek bir veri tabanı oluşturuyor ama şu an eksikler mevcut. Çünkü, küçük yıldızlar sönük olduğundan onları gözlemleyerek teleskopla ölçümlerini yapmak, Güneş ve Güneşten daha büyük olanları gözlemlemekten çok daha zor. Günümüzde uydu verileri yaygın olarak kullanıldıkları için bu küçük kütleli yıldızları da artık görebiliyor ve çok hassas bir şekilde ölçümlerini yapabiliyoruz” diye konuştu.
“Yıldızların yarıçaplarının farklı olup olmadığını analiz etmeye çalışacağız”
Doç. Dr. Özdarcan, “Ölçümlerimizi uydu verilerinden de faydalanarak yapacağız. Bu yöntemle manyetik leke ve patlama gösteren yıldızların yarıçaplarının gerçekten farklı olup olmadığını analiz etmeye çalışacağız. Projemizde yapacağımız analizlerde bu fark ortaya çıkarsa, problemin kaynağının belirlenmesi için umut verici bir ipucu elde edilmiş olacak. Bundan sonra gelecek adım, literatürde analizleri bulunan diğer yıldızların da projemizde uyguladığımız yöntemle incelenmesi olacak. Bu karşılaştırmalar sonunda manyetik leke ve patlamalar gösteren yıldızların gözlenen boyutlarının kurumsal modellerin öngördüklerine göre daha büyük olup olmadığı konusu da açıklığa kavuşacak. Eğer gözlenen farklılığın manyetik leke ve patlamalarla ilişkili olmadığı ortaya çıkarsa, problemin başka bir çözümünü bulmak amacıyla kuramsal olarak bir çözüm önermeye çalışacağız. Güneş en iyi bildiğimizi düşündüğümüz yıldız. Ondan yola çıkarak, diğer yıldızları anlamaya çalışıyoruz. Ancak Güneş’i de ne kadar iyi tanıdığımızı ve bildiğimizi sorgulamamız gerekiyor. Baktığımızda boyutu, içerdiği madde miktarı ve uzaya yaydığı enerji gibi bilgileri çok hassas olarak biliyoruz ama ne yazık ki iç işleyişini doğrudan göremediğimiz için tam olarak bilmiyoruz. Örneğin Güneş’in iç bölgelerindeki sıcaklığı ölçmek için o bölgelere termometre batırıp ölçüm yapma şansımız olmadığından, iç bölgelerin sıcaklığını fizik yasalarına dayalı yöntemler kullanarak tahmin ediyoruz. Bu tahminler esnasında yapılacak bazı hatalı varsayımlar, diğer yıldızların modellenmeleri esnasında beklenmedik uyumsuzluklara da yol açabilir” dedi.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı