109 Yıllık bir tarihi geride bırakan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, yeni sezon repertuvarını, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlediği bir toplantıyla basın mensupları ve kültür-sanat camiasıyla paylaştı.
109 Yıllık bir tarihi geride bırakan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, yeni sezon repertuvarını, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlediği bir toplantıyla basın mensupları ve kültür-sanat camiasıyla paylaştı.
16 Eylül’de açılacak yeni tiyatro sezonunda tiyatroseverleri Shakespeare’den Tolstoy’a, Turan Oflazoğlu’ndan Haldun Taner’e klasik yazarların eserlerinin ön planda olduğu zengin bir repertuvar bekliyor.
İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever’in yeni sezon oyunlarını ve çalışmalarını paylaştığı basın toplantısına İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Kültür Dairesi Başkanı Tolga Volkan Aslan, Şehir Tiyatroları Müdürü İlyas Ceran, Müdür Yardımcısı Oytun Askeroğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Can Başak, Emrah Özertem, Tankut Yıldız’ın yanı sıra birçok sanatçı ve gazeteci katıldı.
Cumhuriyet’in 100. Yılına Saygı: “Bu Memleket Bizim”
İşsever, sözlerine Cumhuriyetimizin 100. yılına saygı olarak sahnelenecek olan “Bu Memleket Bizim” oyundan bahsederek başladı:
“Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılını kutlarken, bize bu toprakları vatan yapan başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere neredeyse her evi cephe kılan, yurdunu canı pahasına savunan, ismini bildiğimiz ya da bilemediğimiz bütün kahramanlarımızın huzurunda saygıyla eğiliyoruz.
İstanbul Şehir Tiyatrosu ailesi olarak biliyoruz ki, geçmişlerini bugünün gençlerine, gelecek nesillere, iyi ve doğru anlatamayan toplumlar, sağlıklı bir şekilde ayakta kalamazlar.
İşte bizler de böylesine önemli bir zaman diliminde, İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak tarihi, kültürel ve sanatsal sorumluluğumuzun da bilinciyle, üzerimize düşen görevi en iyi biçimde yerine getirmek için, “Bu Memleket Bizim” diyerek sezonu açıyoruz. Bizler dün, bugün ve yarın, hangi zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım, “Bu Memleket Bizim” diyecek ve tıpkı ninelerimizin, dedelerimizin yüz yıl önce yaptığı gibi gözümüzü kırpmadan sorumluluk almayı sürdüreceğiz.
Darülbedayi’den İstanbul Şehir Tiyatrosu’na, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzun bir sanat yolculuğunun mirasını yüklenen ve bugün ülkemizin en köklü sanat kurumunda bulunan bizler, bu sorumluluğu hissederek, önce seyircimizin ve sonra tarihin huzurunda perdelerimizi hep açtık, açmaya da devam ediyoruz. Ustalarımızdan gördüğümüz bu gelenek, yaşadığımız tüm zorluklara rağmen, bizi her zaman ayakta tuttu, geleceğe güvenle bakmamızı sağladı.
İBB Şehir Tiyatroları olarak, bu yıl 2023-2024 tiyatro sezonunu, Cumhuriyetimizin 100. Yılını, 16 Eylül Cumartesi ve 17 Eylül Pazar günü, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda sahnelenecek olan “Bu Memleket Bizim” isimli oyunumuzla açıyoruz.
Başarılı Bir Sezonu Geride Bıraktık
Geçtiğimiz yıl, toplamda 1535 seans gösterim sonucu, 506 bin seyirci rakamına ulaşmışız. Salonlarımız yüzde 90 doluluk oranıyla seyircimizi ağırladı.
Açıkladığımız 2 yıllık repertuvarın yüzde 75’ini gerçekleştirdik.
Oyunlarımız oyuncularımızın, teknik ekibimizin, idari personelimizin ve diğer çalışanlarımızın tiyatro sanatına olan sevgisi ve kurumumuza olan sorumluluğunun bir göstergesi olarak ödüller aldı.
Bir oyuncu olarak samimi bir duyguyla ifade etmek isterim aldığımız en büyük ödül, seyircimizin ilgisi, beğenisi ve isteğidir. Onların alkışı bütün ödüllerin üzerindedir.
Biz bu repertuvarı yaparken ve seyircimizle buluştururken elbette yalnız değildik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesinin bir parçası olarak, her zaman desteğini yanımızda hissettiğimiz başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun bir sanat kurumuna karşı duyduğu samimi, içtenlikli ve saygılı yaklaşımının da bu başarıda payı büyüktür.
İnsana Ve Hayata Duyarlı Bir Kurumuz
Hepimiz, bir araya gelmesi kurmacanın bile sınırlarını zorlayan büyük felaketlere, yıkımlara tanık olduk. Özellikle Covid salgını başta olmak üzere, ülkemizi ve dünyayı derinden sarsan toplumsal olayları yaşadık. İnsan olarak bu yaşadıklarımızdan etkilendik. Etkileniyoruz. Henüz bunları atlatamamışken, 6 Şubat tarihinde 11 ilimizi derinden etkileyen, yerle bir eden büyük bir depremi birlikte yaşadık.
Gün dayanışma günüydü. Depremden etkilenen kardeşlerimiz için seferber olduk. Terzilerimiz depremzedeleri soğuktan koruyacak termal içlikler diktiler ve bu giysiler hızla Yenikapı Koordinasyon alanından deprem bölgesine taşındı.
Sonrasında ihtiyaca göre temizlik malzemelerinden ilaçlara uzanan geniş bir listede bütün personelimiz seferber oldu.
Çocuklarımızı unutmadık, “Hediyeler Umuda ve Kardeşliğe” dedik. Hem personelimizin hem de çocuk seyircilerimizin getirdiği oyuncakları, deprem bölgesindeki çocuklarımıza gönderdik. Küçük seyircilerimiz de onlara dayanışma mektupları yazdı, duygularını ifade ettiler.
Bölgeye giden sanatçılarımızla oyun, yaratıcı drama ve düzenlenen etkinliklerle çocuklara ulaşmaya devam ettik. Birlikte olmanın dayanışmanın etkilerini bizzat sahada deneyimledik. Çocuklar ve ailelerine moral ve psikolojik desteklerde bulunduk. Benzer çalışmaları İstanbul’daki depremzede aileler için de uyguladık.
Kütüphanelerde de Varız
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli projelerinden yeni nesil kütüphanelerin her bölgede açılmasının ve erişilebilirliğin sağlanması sürecinin ardından paydaşlarından olmaktan büyük bir memnuniyet duyduk.
Gençlerle sanatçıları kitap teması üzerinden buluşturan söyleşiler serisi hazırladık.
Tanınmış, gençler için rol model olabilecek oyuncuların, gençlerle buluşmasının gençlerin kitapla temas etmesi için bir motivasyon oluşturacağı fikrinden yola çıktık. Kütüphanelerin önemli kişilerin adlarıyla bağlantılı olarak aldığı isimlere göre; yazarın tanıtıldığı, hayatının, eserlerinin anlatıldığı, eserlerinden okumaların yapıldığı söyleşiler düzenledik.
Çocuklarımız için kitap okuma, kitap seçme, kütüphaneyi tanıma, kütüphane kurallarını öğrenme üzerine yapılan çalışmalara yer verdik. Bu etkinliklerde çocuklarımızı kitap temalı kostümlerle oyuncu – eğitimcilerin karşıladı ve rehberlik yaptı. Çocukların yaratıcılığını ortaya çıkarmasını, ifade becerisini geliştirmesini, kitaplarla bağ kurmasını ve bir kitabın oluşturulma aşamalarını deneyimlemesini hedefleyen atölyeler gerçekleştirdik. Müzikli masal atölyeleri ile hem eğlenen hem öğrenen katılımcı çocuklarımızla birlikte olduk. Geleneksel sanatımız Meddah ve Karagöz’ün interaktif sunumlarıyla da çocuk ve gençlerimize kültürel mirasımızı aktarmayı hedefledik.
Ekim Ayında Yeni Klasikler
İki yıl için açıkladığımız repertuvarımızın, henüz hazırlık aşamasında olan projelerini de tamamlayarak yeni sezon boyunca seyircimizi tiyatronun klasik eserleri ile buluşturmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda geçtiğimiz sezondan başlayan oyunlarımız da sahnede olacak. Ekim ayında seyircimizin heyecan duyacağı yeni oyunlarla perdemizi açıyoruz. Tolstoy’un yazdığı Savaş ve Barış’ı Aleksender Popovski, Alison Gregory’nin yazdığı Ben Medea Değilim’i Hülya Karakaş, Lucy Kirkwood’un yazdığı Sivrisinekler’i Ali Gökmen Altuğ, Nick Whitby’nin yazdığı Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi?’yi Hüseyin Köroğlu, Bertolt Brecht’in yazdığı Galilei’nin Yaşamı’nı Nurullah Tuncer yönetiyor. Bu repertuvara sonraki aylarda, bir Türk tiyatrosu klasiği olan Haldun Taner’in yazdığı Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım da dâhil olacak.
100.Yıl Deneme Sahnesi
Şehir Yazarlarını Arıyor Projesi gençlerimiz başta olmak üzere, profesyonel yazarlık yapmak isteyenler tarafından büyük ilgiyle karşılanmıştı. Bu proje kapsamında yazar, yönetmen, dramaturg eşliğinde çalışmalara katılan yazar adaylarımızın yazdığı yeni metinler, tiyatro edebiyatımızı zenginleştirdi. (Atölye sonucunda oluşan metinler Şehir Tiyatroları Sanatçıları tarafından seslendirilerek seyirciyle buluştu.) Onların heves ve heyecanı bizleri de aynı derecede heyecanlandırdı ve bir 100.yıl Deneme Sahnesi süreci başlatmayı planladık. Bu sezon hazırlığını yaptığımız yeni atölye çalışmalarımızla öncelikle yazar adaylarımıza daha fazla katkı sunacak, onların yazarlığa ilk adımlarını olumlu etkileyecek bir çalışma programı hazırlamaktayız. Alanında duayen yazarlarımızın eşliğinde, yazım serüvenine daha sağlam bir perspektifle başlayacak gençlerimiz ve yeni yazar adaylarımız, inanıyoruz ki hayata, insana ve dünyaya kendi bakış açılarıyla büyük bir zenginlik katacak. Bu sezon oyun yazım atölyemize ek olarak bir de 100. Yıl Deneme Sahnesi çatısı altında oyun yapım atölyesi ile öğrenci ya da mezun yönetmen, dekor, kostüm, müzik ve ışık tasarımcısı adaylarına bu süreçte bir kurumsal yapıda çalışma, üretme ve en önemlisi tanışma şansını yaratmak istiyoruz. Genç sanatçılarımıza Cumhuriyetimizin 100. yılında güzellikler evinde merhaba diyeceğiz.
Liseler De Genç Günler’de
Önce pandemi ardından deprem ve seçim nedeniyle çok sıkışık bir programın içinde olduğumuz için iki yıl liseli gençlerimize Genç Günler’de yer verememiştik. Bu yıl liseli gençlerimizin sesini duyuyor, onların da Genç Günler’de oyunlarıyla yer alması için programımızı genişletiyoruz.
İstanbul Şiirle Buluşmaya Devam Edecek
Geçtiğimiz yıl İstanbul Şiirle Buluşuyor başlığıyla, seyircimizi usta şairlerimizin evrenine misafir etmiştik. İstanbul Şiirle Buluşuyor etkinlikleri, ücretsiz bir şekilde Müze Gazhane Meydan Sahne’de seyircimizle buluştu. Bu etkinlikler o kadar büyük bir ilgiyle takip ve talep edildi ki, dünyanın en güzel kenti olan İstanbul’umuzun şiirle buluşmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu anladık.
Kendisi de şiir gibi bir şehir olan İstanbul’u ve seyircimizi, önümüzdeki sezon yeni şairlerimizle buluşturmaya, onları şairlerimizin evreninin içine almaya, duygusuna ortak etmeye, kelimeleriyle tanıştırmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz dönemden devam edecek olan ve yeni eklenecek etkinliklerle İstanbul Şiirle Buluşuyor, şehrin gündelik telaşında nefes alacağımız bir şiir durağı olarak repertuvarımızda ve hayatımızda var olmaya devam edecek
İstanbul Şehir Tiyatrosu, 110 yaşına girmeye hazırlanırken, tarihinin her döneminde seyircisiyle birlikte hep güzelliklere imza attı. Bu kurumun bir parçası olarak, bütün arkadaşlarıma emekleri ve güzellikler evine aidiyetleri için huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Seyircimizle buluşacağımız günler yaklaştıkça hepimiz büyük bir heyecan içinde oluyoruz. Yeni tiyatro sezonunun hepimiz için güzel geçmesini diliyorum. Geldiğiniz ve bugün bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ediyorum.” Dedi.
Şehir Tiyatroları Deprem Bölgesinde Bambaşka Bir Çaba Harcadı
Toplantıda söz alan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat:
“Şehir Tiyatroları’nın programını tebrik ediyorum. Biz elimizden geldiğince destek vermeye devam edeceğiz. Bunun 100. Yılda daha farklı bir tonla hatırlanması için altının çizilmesi gerekiyor.
Şehir Tiyatroları deprem bölgesinde bambaşka bir çaba harcadı. Deprem bölgesinde arkadaşlarımız rehabilitasyon için çalıştılar. Orada insanlarla tanıştılar. Deprem bölgesindeki insanların travmalarını hafifletmeye çalıştılar.
Şehir Tiyatroları ailesi olarak yeni yüzyılın kültürel bir rönesans çağı olması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.” dedi.
Polat, Haldun Taner Sahnesi’yle ilgili kendisine sorulan bir soru üzerine:
“Haldun Taner’in özel sorunları vardı. Hal binası aslında. İçinde beton bir bölge var. Bu tarihi yapıyı oldukça tahrip etmiş. 15 sene önce Boğaziçi Üniversitesi’nin verdiği bir rapor var. Deprem dayanıklılığının nerdeyse sıfır olduğu, kullanılamayacağı, güçlendirme yapılması yönünde. Çalışmalara başladığımızda zemin sıvılaşması olduğunu gördük. Haldun Taner’in dışında 40’ın üzerinde fore kazıkla güçlendirme çalışması yaptık. Şimdi de iç güçlendirmesi yapmak için gün sayıyoruz. Projenin 1 yıl içerisinde tamamlanmasını öngörüyoruz.
Muammer Karaca ile ilgili yapının alt tarafında tarihi bir Fransız karakolu var. Üzerinde bir bina yükseliyor. Bu bina da yanındaki konsolosluğa sarkıyor görünüyor. Önce konsolosluğun rızasının alınması gerekiyordu. Kendileriyle çok uzun süren bir münazara sonrasında protokol imzaladık. Proje kendi takvimi çerçevesinde devam ediyor. Umarım 1- 1,5 yıl içinde onu da tamamlayacağız.
Kenter Tiyatrosu ile ilgili olarak binada, iki binanın içiçe geçtiği özgün bir durum var. Her iki binanın da deprem açısından riskli olduğunu gördük. Binada başka malikler de var. Diğer mülk sahipleriyle anlaşmamız gerekiyor. Bizim için çok esaslı bir proje ama insanlar zorluklarını bilmiyorlar.” dedi.
Hatay Belediyesi’nin Şehir Tiyatroları’yla Dayanışma İçinde Olduk
Toplantı, Şehir Tiyatroları Müdürü İlyas Ceran’ın konuşmasıyla devam etti. Ceran:
Şehir Tiyatroları dünyanın en eski sanat kurumlarından biri. Sahnelerimizin modernleştirilmesi, konfor alanlarının geliştirilmesi için çabalarımız var. Teknolojik olarak en iyi imkânların kullanılması yönünde elimizden geleni yapıyoruz. Bilet alırken artık geçmişte yaşadığımız sorunları artık yaşamayacağız. Bilet alma yöntemlerimizi geliştireceğiz, belli başlı yerlere kiosklar koyacağız.
Hatay Belediyesi’nin Şehir Tiyatroları’yla iyi bir bağ kurduk. Dayanışma içinde olduk. Hem oyuncularıyla, hem fiziksel koşullarının düzeltilmesi ile ilgili çalışmalar yürüttük. İstanbul pilot bir bölge. Anadolu’dan gelen talepleri de karşılamaya çalışıyoruz. Çünkü hep beraber olursak bir şeyleri aşabiliriz.” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı